''Çocukluğumda kahramanlar vardı. Benim kahramanım Sait Altınordu’ydu. Topla yatar, topla kalkardım.Topla konuşur, topla düşünürdüm. Yatağımın altında kramponlu ayakkabılarım, sırtımda formalarımla uyurdum.'’
1954 yılında futbol alanlarında şöhret olduktan sonra 15 yıl boyunca ‘'Türk Efsanesi'’ olarak yaşayan Metin Oktay, sözlerini şöyle sürdürüyordu:
'‘Zaman su gibi akıp geçti. Gün geldi, ben gençliğin kahramanı oldum. Sonraları ise çocuklara, gençlere kahraman olacak insanlar yetişmedi.’'
2 Şubat 1936’da Karşıyaka’da Çiftefırınlar Sokağı’nda dünyaya gelen Metin Oktay, ailede büyük bir coşkunun yaşanmasına yol açıyordu. Soğukkuyu İlkokulu’nda öğrenim hayatına başlayan Metin Oktay’ı, futbol topuna duyduğu sevgi buradan Alsancak Stadı’na taşımaya başlamıştı. Okumaya ne denli meraklı ve hevesli olursa olsun, meşin yuvarlak aşkı da o denli büyüktü.1951 yılıydı, Metin Oktay ortaokul 3.sınıftaydı ve okul takımına girmişti. Aynı yıl Damlacık Kulübü’ne götürüldü Metin Oktay, 2.5 lira ile ile ödüllendirilerek…
Bir yıl sonra da Göztepe ve Milli Takımlar'da teknik direktörlük hayatının zirvesine çıkacak olan o dönemin futbolcusu Adnan Süvari tarafından Yün Mensucat’a aldırılır.
1954 Yılında genç milli takıma çağırılır Metin Oktay ve ilk maçını Lüksemburg’a karşı oynar, iki de gol atar ama sakatlanır. Bu yüzden Avusturya maçında yeralamaz. 3. Karşılaşma ise o zamanın B.Almanyası iledir ve karşısında sonraları dünya futbolunun efsanelerinin arasına girecek bir golcü vardır, adı:Uwe Seeler. Uwe’nin iki golüne Metin Oktay bir gol ile cevap vermiş ve maç 2-1 yenilgimizle bitmiştir.
1954 yılında Sami Özok tarafından İzmirspor’a götürülür Metin Oktay. İzmirspor formasını kuşandığında filelere 17 gol bırakarak ilk gol krallığı tahtına çıkışın sevincini yaşayan Metin Oktay,kendisi için artık çocukluğunun kahramanı Sait Altınordu gibi yeni bir döneme başlar.
Karısı Oya Sarı’nın ‘'ya Galatasaray’a, ya İzmirspor’a’' demeleri, ayrılmaları, Galatasaray’da geçen güzel ve acı günler, daha sonra Servet Kardıçalı ile evlilik…Film artistleri ile güzel ama gizli yaşanan günler…
Ama biz bunları değil de isterseniz gelin gollerini konuşalım, yazalım Metin Oktay’ın...
Türkiye liglerinde 6 kez taç giydi Galatasaraylı milli futbolcu.
"Gol kralı" olduğu 6 sezonda 152 maç oynadı ve 152 gol attı.
‘Bir çok golünün bir sanat eseri olduğunu’' söyledim ve bunların sırrını sordum.
‘'Ellerini uzat’ dedi. İki elimi uzattım, avuçlarım yere dönüktü.Ellerimi avuçlarına aldı,’'Şimdi’' dedi: ’'İstediğin eli çek,ben yakalayacağım.'’
Ellerimi Metin Oktay’ın avucundan kurtaramadım.’İşte’ dedi:’Bu reflekstir bana o golleri attıran.’'
Sonra '‘Bunlar işin fiziki tarafı’' deyip, Nazım Hikmet’ten bir şiir okudu.
'’İşte bu şiiri bilmeyen ne top oynar, ne gitar çalar. İşin özü bu kardeşim'’ deyip boynuma sarıldı.
Bir müzisyen, Tarık Öcal, bu sözlerin sahibi. Express Gazetesi’nde Galatasaray’ın Türkiye Liglerini şampiyon olarak bitirmesinden sonra yapılan bir çalışmaya; Tarık Öcal da futbol ve futbolcu olayına işin ‘Fiziki tarafı, şiir tarafından katılmış...
Galatasaray`da kaptanlık yaptığı zamanlarda yazı-tura yapılacağı vakit hep '‘tura'’ derdi Metin Oktay.
Onu da şöyle açıklardı hep;
"Varsın Atam`ın silüeti yere değmesin!"
***
'‘İnsan her zaman kahraman olamaz ama insan kalabilir.'’ derler.
Bu sözlere yakışan yaşam sürdürenlerden biri de Metin Oktay’dır.
Yaşamı boyunca kahraman ve kral olarak gösterilmesine ve öyle olmasına karşın, insan kalabilmeyi başarmıştır Metin Oktay.
Kahramanlıklarını devamlı anlatan kahramanların sonunda korkakları bile bıktıracağını bilen Metin Oktay, gerçek kahramanlar gibi cesaretini de hep şahitsiz göstermiştir.
Futbola Damlacık’ta başlayan, İzmirspor’da gelişen ve Galatasaray ile ulusal takımlarda doruklara tırmanan Metin Oktay ‘'Kahraman’' olmaktan çok ‘'İnsan’' olmayı,'’Kral'’olmaktan çok '‘Adam’' olmayı bilmiş ve öyle yaşamış, öyle ölmüştür.
‘De Gaulle’ündür şu söz:
’'Dünyayı titreten Napolyon bundan vazgeçtiği an çökmeye başlar. İnsan hiç durmamalı yoksa çöker.’'
Futbol sahalarında kaleleri titreten Metin Oktay ise bundan hiç vazgeçmedi.
Krallık tacını başına taktığı günün gecesinde bile karanlıklarda çalışmasını hiç aksatmadı, geldiği yeri hiç unutmadı.
Gerek futbol, gerek özel yaşamında cesur, yiğit, onurlu ve oldukça delikanlıydı.
Trajedisi yazılacak bir kahraman değildi Metin Oktay...
Korkakların hiçbir zaman zafer anıtı dikemeyeceklerini bilenlerdendi.
Ne güzeldir Fransızların şu sözü:’İl ya fagot et fagot /Adam var,adamcık var’ Metin Oktay adam olanlardandı.
***
Yazıyı; "En Fenerbahçeli Spor Yazarı" İslam Çupi ile bitirelim.
Çupi'ye göre; 1950’li yıllarda İnönü Stadı’nın Kapalı Tribünü’ndeki iki direk arasına sığacak kadar az olan Galatasaray taraftarı sayısının statlara sığmaz hale gelmesinde en büyük paya sahip olan adamdır Metin Oktay !
İslam Çupi ölümünde şöyle yazmıştır Kral’ı:
“İnsan sevgisi, insan dostluğu. Sempatikliği, sevecenliği, zerafeti, bir şeyler verme konusundaki tek taraflı yırtınışı ile bir adam sembolü, bir beşeriyet ilahı idi.
Ben bu bendeki ölüme razı olurdum, keşke Metin’i yaşatabilse idi, bu ölüm…’’
YORUMLAR