Yenilikçi yaklaşımlarıyla, klasik resim anlayışından 20. yüzyıl modern resim anlayışına geçişin kilit figürlerinden olan Post-Empresyonistler Arkas Koleksiyonu’ndan bir seçki ile Arkas Sanat Merkezi’nde açıldı.
19. yüzyılın ikinci yarısında, modern anlayışla şekillendirilen şehirlerin ilk örneklerinden olan Paris, sunduğu sosyal ve entelektüel ortam ile geleneksel resim anlayışının çizdiği sınırların dışına çıkmayı hedeflemiş cesur sanatçıların ilham ve etkileşim merkezi haline geldi.Resmin ifade biçimlerini zenginleştirme çabasına ivme kazandıran Empresyonist kuşağın Fransız resim sanatını ulaştırdığı yeni hareket Post-Empresyonistlerin, başlangıç noktası oldu. 1880’lerden 1900’lerin ilk çeyreğine uzanan süreçte, sanatsal belleklerini bilim-felsefe-edebiyat dünyasının güncel fikirleriyle besleyen genç ressamlar, kişisel ve benzersiz bir tarz arayışı içinde, ruh ve düşünce dünyalarını desen ve renklerle yansıtmanın birbirinden farklı yöntemlerini geliştirdiler. Ortak dertleri, kendilerinden önceki nesillerde kemikleşmiş olan dış dünyayı objektif gerçekliğe en sadık şekilde resmetme eğiliminden koparmak ve sanatçının yaratım sürecinde duyum ve düşüncelerinin ön plana çıkarmak oldu. Amaç; iç dünyasında yarattığı gerçekliği, kısacası kişisel bakış açısını, tuvale yansıtmaktı. Özellikle Cézanne, Van Gogh, Gauguin ve Seurat’nın; perspektif, renk, doku ve form gibi temel öğelerinin nasıl kurgulanması gerektiğine dair teorileri bu yeni kuşak sanatçıların temel başvuru kaynağı oldu.
Arkas Koleksiyonu’na yıllara yayılan titiz bir araştırma, büyük gayret ve yatırımlarla kazandırılan Post-Empresyonist eserler sadece Fransız ressamları değil, Paris’ten yayılan fikirlerin etkisiyle modernist yaklaşımı benimseyen ve bunu kendi kültürel öğeleriyle harmanlayan pek çok Avrupalı sanatçıyı da bünyesinde barındırıyor. Koleksiyonun bir başka önemli noktası, üretken bir ortam içinde birbirleriyle devamlı etkileşim içinde olan sanatçıların kariyerleri boyunca denedikleri farklı tarzlardan örnekler barındırıyor olması. Pierre-Auguste Renoir, Louis Anquetin, Maxime Maufra, Theovan Rysselberghe, Paul Serusier, Suzanne Valadon, Edouard Vuillard, Leo Putz, Louis Valtat, Maurice de Vlaminck, Kees Van Dongen, André Derain, George Braque ve André Lhote gibi 42 sanatçının 92 eserini İstanbul’da 65 bin sanatsever gezdi.Serginin üç dilde hazırlanan kataloğu yoğun ilgi gördü.Resimli birer ders kitabı niteliğinde olan katalog dünyanın belli başlı kütüphanelerine ve müzelerine arşiv olarak gönderilebilecek değerli bir kaynak olarak görülüyor.
İzmirliler sergiyi 5 ay boyunca ücretsiz gezebilecekler.Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas “Bu resimleri paylaşmak yürek ister,cesaretister.Türkiye’de böyle bir koleksiyonun bulunması çok önemli”şeklinde konuşurken Arkas Sanat Danışmanı ve serginin direktörü Niko Filidis serginin 20 yıl boyunca sabır ve kapsamlı araştırma sonucu bir araya getirilen eserlerden oluştuğunu ve her eserin elde edilmesinin bir öyküsü olduğunu söyledi.
İstanbul’da sergilendiğinde çok beğeni toplayan ve Türkiye müzeciliğinde ilk kez kullanılan “Framing”sistemiile tabloların renk değerlerinin en doğru şekilde yansıtılması amaçlanıyor.Sergi kapsamında minikleri de unutmayan Arkas Sanat Merkezi “Renklere Yolculuk” çocuk atölyeleri düzenleyecek.5-7 ve 8-11 yaş gruplarına özel cumartesi günleri atölyelerde çocuklar eğitmenler eşliğinde hayal dünyalarını kağıtlara aktaracaklar
YORUMLAR