Yüksek teknoloji kalkınmanın ana odağı
TÜSİAD ve İnci Holding Yönetim Kurulları Üyesi Perihan İnci, ESİAD ve EGİAD'ın birlikte düzenlediği 'Dijital Dönüşüm Zirvesi'nde Konuştu. İnci, TÜSİAD bünyesinde dijitalleşme alanında yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi
Dijital Dönüşüm, uzun süredir TÜSİAD’ın da ana çalışma alanları arasında yer alıyor. Dijitalleşme sürdürülebilir ve kapsayıcı ekonomik büyümede ateşleyici unsur olarak görülüyor. Türkiye’deki dijital kültür ve ekosistemin güçlendirilmesine bilgi toplumuna geçişin hızlandırılmasına, inovasyon kapasitesinin artırılmasına yönelik çalışmalar düzenleniyor.
ESİAD ve EGİAD tarafından düzenlenen Dijital Dönüşüm Zirvesi’nde konuşma yapan TÜSİAD ve İnci Holding Yönetim Kurulları Üyesi Perihan İnci günümüz dijital ekonomisinin gelişimine ve büyüme hızına dikkat çekti ve 20 yılı baz alınarak yapılan araştırmada gayrisafi yurt içi hasıla payının 11,5 trilyon doların üzerine çıktığına dikkat çekti. Bu durumun bizi yaklaşık 2 yıl içinde Amerika’nın dijital ekonomisi ile eşit konuma getireceğini söyleyen İnci, dijital dönüşümün büyük pazar payına sahip olmakla beraber bünyesinde, büyük veri, nesnelerin interneti, yapay zekâ ve geniş bant erişimi gibi dijital dönüşüm teknolojileri, dijital ekonomide büyüme ve inovasyonlar şeklinde yapı taşları bulundurduğunu ifade etti.
Dijital Ekonominin Küresel GSYİH aldığı hızla büyüyen bu payını göz önüne alarak 2023 yılında TÜBİSAD ile TÜSİAD’ın birlikte hazırladığı ‘Türkiye’nin 2. Yüzyılında Yüksek Teknoloji için Eylem Çağrısı’ raporu hakkında bilgi veren Perihan İnci, ‘’Yüksek teknoloji kalkınmanın ana odağı olarak belirlendi. Dijital dönüşümü; küresel trendler, dijital teknolojiler bağlamında Türkiye’deki durum ve sektörlere etkisi gibi çok boyutlu perspektiften incelendi. 18 eylem çağrısı yedi başlık altında birleştirildi. Bu eylemler; Bütüncül ve Koordineli Yönetişim ve Dijital Vizyonda Tek Sahiplik, Yeni Nesil Teknolojiyi Üretecek İş Gücü ve Dijital Yetkinliği Yüksek Toplum, Dijital Dönüşümü Hızlandıracak ve Uluslararasılaşmayı mümkün kılacak ekosistem, Doğal Afete Dayanıklı Şehirler, Yaşam Alanları ve Teknolojik Altyapı, Dijital İş Yapış Şekilleriyle Uyumlu Hukuki Altyapı ve Çevik Düzenleme Mekanizmaları, İnovasyonu Tetikleyen Çalışma Ortamı ve Yeni Teknolojileri Destekleyecek Altyapı, Etkili Teşvik Mekanizması ve Yüksek Teknoloji Alanında Değer Yaratan Fonlama’’ diye konuştu.
TÜSİAD yönetim kurulu üyesi Perihan İnci; “Başarıyı, yeni nesil teknolojileri geliştirerek, teknolojiyi sağlıklı bir şekilde iş modellerimize entegre ederek ve güçlü bir teknoloji ekosistemi oluşturarak sağlayabiliriz” dedi.
Konuşmasının devamında TÜSİAD’IN KOBİ düzeyindeki teknoloji tedarikçileri ile büyük şirketleri bir araya getirerek çözüm üretmelerini sağlamak amacıyla 2018 yılında başlattığı TÜSİAD SD² Programı hakkında da bilgi veren İnci, şunları söyledi; ‘’Burada TÜSİAD’ın temel amaçlarından biri Dijital Dönüşüme ilham olabilecek başarı hikayeleri oluşturmak idi. SD2 programı Çağrılar üzerinden birlikte çözüm üretmenin yanı sıra dijital dönüşüm ile ilgilenen şirketlerin 7/24 yararlanabileceği bir dijital platforma dönüşmüş durumda. Bu platformda kayıtlı farklı dijital teknolojilerde yetkinliği olan yaklaşık 2300 teknoloji tedarikçisi; 809 teknoloji kullanıcısı önemli bir paydaş ekosistemi oluşturuyor. Çağrılar kapsamında üretilen çözümler yanı sıra teknoloji tedarikçileri tarafından Platforma yüklenen 537 teknolojik çözüm bir kütüphane olarak işlev görebiliyor. Teknoloji dünyasının son yıllardaki gözdelerinin bir tanesi yapay zekadır. Yapay zeka’nın hem toplumsal hayata hem de gündelik yaşamımıza girmiş olması belirli değişikliklere sebep oluyor. Üretim ve hizmetler sektöründe oynadığı rol ve yaygın bir şekilde benimsenmesi ile yapay zekanın on yıl içinde küresel GSYH’yi %7 (neredeyse 7 trilyon dolar) artırması bekleniyor. Tarımsal üretimin güçlendirilmesinden iklimle mücadeleye, otonom araçlardan, çevrimiçi platformlara, insan ömrünün uzatılması ve kalitesinin arttırılmasından, evlerimizde hayatımızı kolaylaştıracak pek çok uygulamaya kadar sayısız alanda yapay zekadan yararlanıyor ve bu duruma uyum saylayabiliyoruz. Hatta bu durum araçlarda da hızla yaygınlaştı, binek ve ağır vasıta araçlarda elektrikli veya fosil yakıtlı ayırımı olmaksızın araç içi yapay zeka destekli platformlar hızla yaygınlaşıyor. 2027’deki binek araç̧ satışlarının üçte birinin elektrikli araçlardan oluşması bekleniyor. Elektrikli araçlara geçiş, otomotiv parça üreticileri ve sektörünü de hızlı aksiyon almaya zorluyor. Tüm sektörlerde olduğu gibi otomotivde de tedarikçi firmaların ana sanayiye uyum hızı önemli bir sorun olabiliyor. Yani sadece sizin bu dönüşüme ayak uydurmanız yeterli olmayabiliyor tedarikçilerinizin ve alıcılarınızın da aynı oranda uyum göstermesi zorunlu hale geliyor.’’
Yapay zekanın akıllı işletmeye dönüşmek isteyen her kurum için önemli katma değer yarattığını vurgulayan Perihan İnci, şu konu başlıklarına değindi; ‘’ Şirketlerimizde yapay zekayı takım arkadaşı olarak konumlandırabilecek miyiz? Konumlandırabileceksek bunu nasıl ve ne ölçüde yapabileceğiz? Şeklindeki soruları irdelememiz önem arz edecektir. En önemli ticaret ve yatırım ortağımız Avrupa’nın geleceğinin şekillendiği bu dönemde bu düzenlemelere erken uyumluluğun sağlanması şirketlerimiz için rekabet avantajı yaratacaktır. Hız kazanan dijital gelişmeleri yakından izlememiz iş dünyamızı ve düzenlemelerimizi AB ile hizalamamız kritik düzeyde önemli. Bu kapsamda dijital dönüşümü bütüncül ve koordineli yaklaşımla ele almamız ve gerekli regülatif düzenlemeleri hızla hayata geçirebilmemizin gerekiyor. Türkiye’nin yüksek teknoloji ile katma değer yaratılması ve verimlilik artışı açısından potansiyeli oldukça yüksek. Bu potansiyeli hayata geçirebilmek için dijital dönüşümün iki önemli boyutuna özellikle dikkat çekilmeli, üzerine titizlikle odaklanılması gerekiyor. Birincisi işlerin ve istihdamın dönüşümü perspektifi. Dijital dönüşüm sürecinin başarısını sağlayacak ve hatta temelini oluşturacak en önemli unsur nitelikli insan kaynağıdır. Mevcut ve potansiyel iş gücünüzü ihtiyaç duyulan dijital yetkinlikler çerçevesinde eğitmemiz gerekiyor. Gençlerin teknoloji yetkinliğini artıracak müfredatı geliştirmeli; yeni nesil teknoloji odaklı eğitim programlarını, fikir ve girişim üreten merkezler yaygınlaştırılmalı. Mevcut iş gücünün yetkinliğini dönüştürmek ve yükseltmek için sanayi-akademi etkileşimine yönelik programları güçlendirilmelidir.’’
Günümüzde büyüklüklerine göre en hızlı büyüyen rollerin teknoloji, dijitalleşme ve sürdürülebilirlikten kaynaklandığını ifade eden İnci, konuşmasının devamında yine en hızlı büyüyen rollerin çoğunluğu teknolojiyle ilgili roller olduğunu ifade ederek, “Hızla büyüyen işler listesinin başında Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi Uzmanları gelirken onu Sürdürülebilirlik Uzmanları, İş Zekası Analistleri ve Bilgi Güvenliği Analistleri takip ediyor. Aynı zamanda tarımsal üretim gibi geleneksel sektörlerde dijital ekipmanları kullanacak işgücüne olan ihtiyacın artacağı öngörülüyor. Dijital yetkinlik ve becerileri dikkate alarak gençlerin ve kadınların eğitime ve istihdama katılımını artırmak en büyük önceliğimiz olmalı. Dijital ekonominin gerektirdiği teknoloji ve insan yetkinliğini en üst seviyeye çıkarılması gerekiyor” diye konuştu.
Potansiyeli ortaya çıkarmada ikinci önemli unsurun dijital teknolojiyi geliştirme ve iş yapış biçimlerine hızlı entegre edebilme kapasitesinin geliştirilmesi olduğunu da açıklayan İnci, bu konudaki öncelikleri şöyle sıraladı; “Ar-Ge ve yenilikçilik alanında ticarileşmeyi tetikleyecek tedbirlerin kurgulanması, yüksek teknoloji enstitülerinin sayısının artırılması, yüksek teknoloji temelli kümelenmelerin oluşturulması. KOBİ’lerin dijital dönüşüm kapasitesini hızlandıracak odaklı rehberlik programları; finansmana, danışmanlık hizmetlerine, teknoloji ve inovasyona erişimlerine yönelik destek modelleri değer zinciri boyunca dönüşümü güçlendirecektir. En önemli ticaret ortağımız olan AB’nin dijital ekonomiye yönelik düzenlemelerine uyumun gözetilmesi ve özellikle Gümrük Birliği’nin güncellenmesi kritik önemdedir. Tüm bu süreçlerin başarısı için dijital altyapıyı iyileştirmeli ve siber güvenlik teknolojileri geliştirilmelidir.