Türkiye'nin ilk biyolojik sızdırma göleti İzmir'de
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Bademli Biyolojik Sızdırma Göleti'nin, Küçük Menderes Havzası'nın bereket pınarı olacağını söyledi. Projeyi, havzanın en büyük sorunu kuraklığa çare için tasarladıklarını anlatan Soyer, 'Gölet ve şarj kuyularımızla, kuraklıkla boğuşan Küçük Menderes Havzası'ndaki çiftçilerimize can suyu olacağız. Yeraltı sularımızı doldurup, bereketi çoğaltacağız'' dedi
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Sünger Kent İzmir projesiyle Türkiye’nin ilk biyolojik sızdırma göleti Ödemiş’te oluşturuldu. Bademli Kooperatifi seralarının çatı alanları ile gölet çevresindeki tarımsal alanlara düşen yağmur suları ve tarımsal sulamadan dönen suların drenaj kanalları ve boru hatlarıyla sızdırma göletine ulaştırılacağı projeyle, yılda 24 olimpik havuzluk su yeraltında depolanabilecek. Bu su ile 196 bin m² tarım arazisi ve Bademli Kooperatifi'nin su ihtiyacı karşılanmış olacak.
Bademli Biyolojik Sızdırma Göleti ve şarj kuyuları tesislerinin açılışı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ev sahipliğindeki törenle yapıldı. Açılış törenine Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş ile Beydağ Belediye Başkanı Feridun Yılmazlar, Köy-Koop İzmir Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Barış Karcı, muhtarlar ile çok sayıda yurttaş katıldı.
Dirençli kent İzmir bayrağını göndere çektikleri tarihi ana tanıklık ettiklerini İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Bademli Biyolojik Sızdırma Göleti’nin, Küçük Menderes Havzası'nın bereket pınarı olacağını söyledi. Projeyi, havzanın en büyük sorunu kuraklığa çare için tasarladıklarını anlatan Soyer, “Gölet ve şarj kuyularımızla, kuraklıkla boğuşan Küçük Menderes Havzası'ndaki çiftçilerimize can suyu olacağız. Yeraltı sularımızı doldurup, bereketi çoğaltacağız. Su varsa bereket, emek, ekmek var. Bademli Biyolojik Sızdırma Göletimiz, işte o suyu Küçük Menderes Havzası'na geri getirecek” dedi.
Küçük Menderes Havzası'nda yeraltı sularının giderek aşağıya indiğini anımsatan Başkan Tunç Soyer, “Bereketli topraklarıyla Türkiye'nin gıda ambarı olan ova çoraklaşıyor. Yeraltındaki suyu göremesek de birçok kuyunun kuruduğunu biliyoruz. Bilim insanları havzanın birçok bölgesinde yaşanan çökme olaylarının nedenini, yeraltı sularının aşırı miktarda kullanımı olarak yorumluyor. Bu hazin tablonun yalnızca iklim krizinden ve kuraklıktan kaynaklanmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bugün bu halde olmamızın tek bir sorumlusu var. Her bir tanesi 85 litre su tüketen silajlık mısırı teşvik edenler. Yanlış tarım ve sulama politikalarıyla hem sofralarımızı hem de tarlalarımızı ateşe verenler... Bu düzen böyle gitmez! Gidemez. Bu durumu değiştirmek istiyorsak, irademizi ortaya koymak zorundayız” dedi.
Bu toprakları genetiği değiştirilmiş silajlık mısırdan kurtarmak zorunda olduklarını vurgulayan Soyer, şunları söyledi: “Çocuklarımız yatağa aç girmesin, Küçük Menderes Havzası çöl olmasın istiyorsak, topraklarımızı, vatanımızı seviyorsak silajlık mısırdan kurtulmalıyız. Bu ürün yüzünden yerli hayvan ırklarının otladığı meraları terk ettik. Buğday, meyve, sebze üretilen ovalarımızda sadece mısır var. Hükümetin ısrarla desteklediği bu üretimin arkasında kimlerin olduğunu biliyoruz. Kirli postallarıyla işgal edemedikleri topraklarımızı, tohumlarıyla gasp etmek istiyorlar. İyi bilsinler. İzmir bu oyuna gelmez! Cumhuriyetin evlatları bu topraklardaki her türlü karanlık oyunu bozdu ve bozacak!”
Menderes Ovası'ndaki tarım arazilerinin neredeyse yarısının silajlık mısır ekili olduğunu ifade eden Başkan Soyer, “Ne toprağımızda bereket ne suyumuzda nefaset kaldı. Bereketi Küçük Menderes Havzası'na geri getirmeye, alın terine, emeğine, göz nuruna sahip çıkmaya söz verdik, yaptık. İzmir'in topraklarını korumak için çıktığımız yolda, Sünger Kent İzmir Projemiz kilometre taşlarından biri oldu. Hedefimiz yağmuru değerlendirip yeniden doğal su döngüsüne iade etmek” diye konuştu.
2 bin ücretsiz filtreleme deposuyla Küçük Menderesli çiftçilere destek olduklarını dile getiren Soyer, “Bu depolarla çatılardan hasat edilen su filtrelenerek yer altı rezervlerimiz zenginleşecek. Bugün bizi buluşturan, Türkiye'nin ilk biyolojik sızdırma göleti Bademli Göletimiz yağmur hasadı çalışmalarımızın taşıyıcı kolonu olacak. Bademli Kooperatifimizin sera çatılarına ve gölet çevresindeki tarım alanlarına düşen yağmur suları ile 60 metreküp yani 24 adet olimpik havuzluk suyu yeraltında depolayacağız. Bu toprakları, suyu, sizi, alın terini, emeği, ekmeği koruyacağız. Bu topraklarda bizi yoksullaştıran değil, refahımızı büyüten ürünler yetişecek. Başka tarım, su yönetimi mümkün. Bademli Biyolojik Sızdırma Göletimiz bu toprakların gerçek sahiplerine, milletin efendilerine armağan olsun” dedi.
Sayıştay'ın küçük üreticiden doğrudan ürün alımını yasaklamasına tepki gösteren Soyer, “Milliyetçilik nedir? Vatanı, toprağını, suyunu, emekçisini, çiftçisini, köylüsünü korumuyorsan, anlamı yok. Muhafazakarlık, milliyetçilik toprağın emeğini, emekçisini, suyunu, bereketini korumak. Çiftçiyi 3A maddesindeki istisnayı ortadan kaldırıp, büyük şirketlerle rekabete sokmak değil. Milliyetçilik üreticiye sahip çıkmaktır, muhafazakarlık onu korumaktır. Alın terini korumaktır. Kimse milliyetçilik, muhafazakarlık hamaseti yapmasın. Milliyetçi de muhafazakar da benim. Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi her fabrika bir kaledir. Biz o kaleleri çoğaltacağız. Bugüne kadar 4 kale inşa ettik ve bunları Atatürk'ten aldığımız ilhamla yaptık. Hiç merak etmeyin daha çok kale, fabrika inşa edeceğiz. Bunların hiçbiri hayal değil. Bugüne kadar nasıl yaptıysak, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz” dedi.
Başkan Soyer, üreticiye alım güvencesi vererek, şunları söyledi: “Hiçbir üretici kardeşimin kuşkusu olmasın. Alım yapmaya devam edeceğiz. Bu memlekette haklı olmak yetmez. Aynı zamanda haklı olduğunuzu yüksek sesle söylemeniz lazım, sizi kimse duymaz. Gelecek günlerde Türkiye'yi ayağa kaldıracak büyük çiftçi mitingi yapacağız. Sizin hakkınızı, hukukunuzu, sizin alın terinizi, emeğinizi Türkiye'ye hatırlatacağız. Hakkımızı alacağız. Bu topraklar yoksullaştıran değil zenginleştiren olmalı. Toprakların bereketi hepimize yeter. Birileri diyor ki 'Vergiyi tabana yayacağız.' Refahı yaysana. Vergi zaten tabanda. Refahı tabana yayacağız çünkü biliyoruz; Başka Bir Tarım ve ülke mümkün. Bu yoksulluk, sefalet kader değil. Değiştirmek mümkün ve bunu hep birlikte değiştireceğiz.”
Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş Başkan Soyer'e ilçeye yaptığı yatırımlar için teşekkür ederek, “Çaresiz kaldığımızda çare oldunuz, bize yol gösterdiniz. Başka Bir Tarım Mümkün dediniz, çalışmalar yaptınız, biz de hep inandık ve güvendik. Yol arkadaşlığını geleceğe taşımak istiyoruz. Şimdi zamanı. Türkiye'ye öncü olmak size yakışır. Bugün onu yaşıyoruz. Kooperatiflerle huzurla çalışıyor, çalışmaya devam edeceğiz. Attığımız her adımda yanımızda Tunç Başkan var. Yaşa var ol Tunç Başkanım” dedi.
Köy-Koop İzmir Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer “Beş yıl önce İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız, Ödemiş'te bürokratlarıyla anlattı. Bugün şunun önemini anlıyoruz, söylediklerimizi hayata geçirebilen ekosistem kurmuşuz İzmir'de. Kooperatif, birlik ve yerel yönetimler bir araya gelip el ele verdiğimizde, sözümüzü tutabiliyoruz. Bu gölet çok önemli, su hayati öneme sahip” dedi.
Büyükşehir Belediyesi'nin küçük üreticiden doğrudan alım yapmasını engelleyen Sayıştay raporunu eleştiren Neptün Soyer, Bakanlığa “Siz alın” çağrısı yaptı, “Hayvanları besleyebilmek için suya ihtiyaç var. O hayvanlara bakacak, köyde yaşayacak yurttaşlar lazım. Köye ihtiyacımız var. Köyde yaşarken, üretim yaparken, ürettiklerimizi ekonomik krizde satabileceğimiz İzmir Büyükşehir Belediyesi gibi muhatap bulduk. Sayıştay 'Süt üret ama sütü ayran olarak veremezsin. İşlenmiş ürün satamazsın' diyor. Sadece belediye alsın demiyoruz. 3A ‘kamu’ der. Kamu; valilik, devlet üniversiteleri, devletin hapishaneleri, üniversitelerin yemekhaneleri... Hepiniz alabilirsiniz. Madem belediyelerin almasını uygun görmüyorsunuz, siz alın. Bakanlık, İl Tarım Müdürlüğü alsın. Bizden bu ayranı alın” dedi.
Yerel yönetimlerle kooperatiflerin uyum içinde çalıştığını anlatan Ödemiş Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Hurşit Nallı da konuşmasında Sayıştay'ın raporuna değinerek, şunları söyledi: “İzmir'de belediye ve kooperatiflerin dayanışması sayesinde üreticilere meyve fidanı dağıtımından çocuklara süt ulaştırılmasına kadar birçok proje yürütülüyor. Bu güzel çabalar sayesine kooperatifler daha da güçleniyor. Bu sayede hem kaliteli ve sağlıklı ürünler tedarik ediliyor hem de kooperatifler desteklenerek satış kabiliyetleri arttırılıyor. İzmir Büyükşehir Belediyemiz bu çalışmalarla Türkiye’de tarım alanındaki en güçlü ivmenin yakalanmasını sağladı ve İzmir kooperatifçilik alanında dünyada örnek gösterilen bir kent haline geldi. Ancak kooperatifçiliğin önemini benimseyen ve yerli üretime böylesine önemli destekler veren İzmir Büyükşehir Belediyemize Sayıştay Raporları ile baskı uygulanıyor. Üreticinin büyük firmalar önünde rekabet şansı olmadığından bu raporlar ile çiftçinin ekmeği elinden alınmaya çalışılıyor. İzmir Büyükşehir Belediyemiz gerek çocuklara gerekse ihtiyaç sahiplerine dağıtacakları gıda maddelerinin alımlarını kooperatiflerden yaparak kooperatiflerin sanayileşmesine ve pazarlama kabiliyeti kazanmalarına büyük katkı sağlıyor. Kamu İhale Kanunu’nun 3A maddesinde bu projelerin kanuni boyutu düzenlenmiştir. İzmir Büyükşehir Belediyemiz de uzun yıllardır yerli üretime destek olarak bu kanun yükümlülükleri doğrultusunda alımlarını kooperatiflerden yapıyor. Ülke ekonomisine büyük katkısı olan kooperatiflerin çalışamaz hale getirilmeye çalışılmasından hem üretici hem de tüketici olumsuz anlamda etkilenecektir. Kısa vadede kooperatiflerin sekteye uğratılmasının sonucunda uzun vadede milli ekonomi büyük yara alacak. Yerel yönetimler ve kooperatiflerin yıllardır uyguladıkları projeler hiç şüphesiz ülke ekonomimiz için büyük önem arz ettiğinden; biz üreticiler, yetkili makamların bu eksikliği derhal gidermesini talep ediyoruz” dedi.
Sünger Kent İzmir projesi büyüyor
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in “Başka Bir Su Yönetimi Mümkün” vizyonu doğrultusunda hayata geçirilen Sünger Kent İzmir projesi sürüyor. Projeyle yağmur suyu hasadına yönelik bir teşvik sistemi uygulanarak 5 bin binaya 5 bin yağmur suyu deposu dağıtımı ile İzmir’e 10 bin yağmur bahçesi kampanyası yürütülüyor. Otobüs durakları yağmur suyu hasadı ile doğa dostu yeşil duraklara dönüştürülüyor. Mezarlık alanlarında da yağmur suyu hasadı ile yeşil bir dönüşüm yapılıyor.
Kentin asfalt ve betonla kaplı geçirimsiz yollarını, otoparklarını ve benzeri yüzey alanlarını, su baskınlarını önlemek amacıyla geçirimli alanlara dönüştüren Büyükşehir Belediyesi, bu alanlara düşen yağmur sularını park ve refüjlere yönlendirerek su baskınlarını önlüyor, su döngüsü ile yeşil dönüşümleri gerçekleştiriyor.
Sünger Kent projesinin kırsal ayağını oluşturan Küçük Menderes Ovası Yağmur Suyu Hasadı çalışmaları da son hızıyla sürüyor. Projeyle, Küçük Menderes Havzası’nda yeraltı sularını yeniden doldurmak için şarj-besleme kuyuları, sızdırma sarnıçları ve sızdırma göletleri kurarak yağmur suyu hasadı yapılıyor. Bu amaçla Ödemiş’te 60 bin metreküp suyu, yani 24 olimpik havuzun biriktirebileceği suyu, yeraltında depolayacak Türkiye’nin ilk biyolojik sızdırma göleti yapıldı. Gölet 2,5 m derinliğinde ve 1255 m2’lik bir alana bir alana sahip. Yapılan akifer testleri ile bir metrekaresinde günde 3 m3 sızma ve 769 m2‘lik sızdırma alanı, tasarım kriterleri olarak belirlendi ve bu hidrolik verilerle inşa edildi. Göl alanına tarımsal alanlardan gelen sular, tarım ilaçlarındaki zararlı kimyasallardan biyo-filtrelenme ile temizlenerek akifer sistemine veriliyor. Bu yönüyle de Türkiye'nin ilk biyolojik sızdırma göleti özelliğini taşıyor.
Projeyle İzmir’in 5 yıl içerisinde sünger bir kent olarak inşa edilmesi ve kentsel alanda yağmur suyu akışının beş yıl içerisinde yüzde 70 oranında azaltılması planlanıyor.