Başkan Soyer Karaburun Bilim Kongresi'nde konuştu

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 17. kez düzenlenen Karaburun Bilim Kongresi'nde konuştu. Küçük üreticiyi doğduğu yerde doyurmaya devam edeceklerini söyleyen Başkan Soyer, 'Bu hikaye devam edecek' dedi

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Karaburun Gündelik Yaşam Bilim ve Kültür Derneği’nin düzenlediği 17. Karaburun Bilim Kongresi’ne katıldı. 7-10 Eylül 2023 tarihleri arasında “Kapitalizm ve Yıkım” temalı kongrenin ilk gününde Başkan Tunç Soyer “Yerel Yönetimler” oturumunun konuşmacısı oldu. Karaburun Nergis Çay Bahçesi’ndeki oturumda Başkan Tunç Soyer’e Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu eşlik etti.
 
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kapitalizm ve yıkımla mücadelede döngüsel kültüre işaret ederek bileşenlerini açıkladı. Başkan Soyer, “Bu buluşma benim açımdan umut buluşması. Kapitalist yıkım öylesine büyük ki bizi küresel krizlerle tanıştırdı. İklim, enerji krizi, yoksulluk. Bütün gezegende yarattığı felaketler var. Kapitalist yıkım ve krizlerle başa çıkmak için kullanacağımız bir enstrüman var o da kültür. Kültür sanatla eşleştiriliyor ama aslında kültür yaşamı doğuran bir şey. Yokluğa inat yaşamı kurmak için kültüre dayanabileceğimizi düşündük. Kültürün temelinde uyum var. Bunu da dört başlıkla ele aldık. Birbirimizle uyum, doğamızla uyum, geçmişimizle uyum ve geleceğimizle uyum” dedi.
 
Döngüsel kültürün parçası olan ekonomik ve ekolojik demokrasi hakkında bilgi veren Başkan Soyer, “Döngüsel kültür, bu kapitalist yıkımla başa çıkmak için iyi bir enstrüman olabilir diye düşündük. Başka Bir Tarım Mümkün başlığıyla çalışma yürütüyoruz. 10 yıl önce Seferihisar’da Türkiye’deki ilk tohum takas şenliğini yaptık. Yerli tohumların anlamını anlamaya başladık. O günden başlayarak Gödence’de yaşlı amcamızın bize verdiği bir avuç karakılçık buğdayı, Menemen’den Ödemiş’e 12 bin dekara ulaştı. İthal olmayan, bu toprakların iklimiyle, su döngüsüyle, doğasıyla uyumlu karakılçık buğdayı tekrar vatanıyla buluştu. Karakılçık için teşvik uyguluyoruz. İthal tohum ekmezsen, devletin taban fiyatının iki katından alacağız dedik. 8,25 TL olan buğday fiyatına karşı karakılçık buğdayını 16 TL’den alıyoruz” diye konuştu.  
 
“İzmir’in sütten bir kalesi oldu”
Başkan Soyer, şöyle konuştu; “Aynını süt için yapıyoruz. Küçük üreticiyi doğduğu yerde doyuracak çareler üretmezsek, toplumun dengesi bozuluyor. Tarımsal kalkınmayla kentsel refah arasında kopmaz bağ var.  Kırsal kalkınmayı sağlayamazsanız kentli de yoksullaşır. Türkiye’de ilk kez bir şehir çoban haritası çıkardı. 4 bin 750 çobanımızla tek tek buluştuk, envanterini çıkardık. O tabloyu önümüze koyduk ve süt fabrikası kurmaya karar verdik. Ege’nin önemli bölümünde süt fiyatını biz belirliyoruz. O tek fabrika bölgenin süt fiyatını belirler hale geldi. Mustafa Kemal Atatürk ‘her fabrika bir kaledir’ diye güzel söylemiş. İzmir’in de sütten bir kalesi oldu. Koyun ve keçi sütünden son model teknolojiyle dondurmadan mozarella peynirine kadar üretiyorlar. Bu ürünleri iki hafta önce Kanada’ya, New York’a ihraç ettik. Küçük üreticiyi ihracatçı yapmaya başladık. Bu hikaye sürecek. Küçük üreticiyi doğduğu yerde doyurmaya devam edeceğiz. Onlar üretip, mutlu oldukça kentlinin de hayatının süreceğini düşünüyoruz. Kısaca “başka bir tarım mümkün’. Her gün daha çok ithalat gerektiren dışa bağımlı tarım politikalarıyla gidilecek yer yoksulluk ve yoksunluk. Bu bereketli topraklarda kendi kendine yeten bir ekonomi kurmak mümkün. Bunun en somut örneğini de biz İzmir’den bütün Türkiye’ye göstermeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. 
 
 “Belediye yasasına göre değil halkın yasasına göre çalışıyoruz”
Ovacık’tan başlattığı mücadeleyi ve yerel yönetim tecrübelerini aktaran Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, “Yerel yönetimler bulunduğu yerin bütün ihtiyaçlarını karşılamıyorsa orada yönetim boşluğu var. Hesap verebilirliği ön planda tutuyoruz. Bize biçilen gömleği değil, halkın bize söylediklerini ön plana tutuyoruz. Belediye yasasına göre değil, halkın yasasına göre çalışmalarımızı şekillendiriyoruz. Yerel yönetimlerin, sorumlu oldukları kentin kültürel ve doğal yapısına uygun bir şekilde kent halkının  kalkınması için çalışması gerekir. Belediyeler üretimden uzak tutulmaya çalışılıyor. Bu ülkenin Tarım Bakanlığı var; sen yol yap, çöpleri topla deniliyor. Kentler kendi yapısına uygun bir şekilde üretime başlayacak. Bu da büyük tekellerin tekerine çomak sokuyor. Tarlaya ilk tohum ekerken karşımızda durduklarında şaşırdık. ‘Size tohum verelim ekin, sizden alalım’ dediler. Biz topraklarımızı ticaret için kiraya vermedik.  Ürünü sırf ekmiş olmak için ekmedik. Bölgesel kalkınma için yaptık. Yoksulluğa son vermek için, çocuklar okuyabilsin diye başladık. İhtiyaçtan yaptık. Ticari kaygıyla yapmadık” dedi.
 
“Ne yaptıysam halkımla birlikte halkım için yaptım”    
Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu, “Piramidin en tepesine, belediyenin üstüne halkı koyduk. Anlayışımızı bunun üzerine yaptık. İlk olarak kapıyı söktük, müdürlükleri askıya aldık. Makam şoförü, makam kavramı yok.  Her gün sokaktayız ve Meci Manifestosuyla yönetime başladık. Meclisimiz, halkın taleplerinin üstünde olamaz. Bu sistemden dolayı 1,5 yıl önce kayyum girişimi oldu. Halk ayaklandı ve kent konseylerini kurduk. Belediye yasasına bağlı yerel yönetimler olursa, mevcut iktidardan farkı olmaz. Yerel yönetimlerin halkın ihtiyaçlarına yönelik hizmet üretebilmesi, halkı söz sahibi yapabilmesi için özerk yapıya kavuşturulmalı. Yereli tanıyanlar yereli halkla birlikte yönetmeli. Halkın yönetime katılmasını sağlayamazsak ve sorgulatamazsak başaramayız” diye konuştu.
 
“Kapitalizmin yıkıcı etkisini yerel yönetimler olarak kıracağız”
Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan,  “Hepimizin ortak amacı insana insan olduğu için hizmet etmek ve imkanları eşit olarak sunmak. Önceliğimiz Karaburun’un korunması.  Biz yarımadamıza sahip çıkmazsak yaşamaktan zevk aldığımız bu yerde yaşayamaz hale geleceğiz. Halkla birlikte burada yapılmak istenen birçok şeyi durdurduk. Yenilenebilir enerjiye karşı değiliz, konumlandığı yerlere karşıyız. Doğru yerlerde olsa sorun yok. En büyük sorunlarımızdan biri de üretimi canlandırmak. Kooperatife üye olmak yetmiyor üretmemiz lazım. Tunç Başkanımız, Başka Bir Tarım Mümkün diye İzmir’in her yerinde yürüdü ve bize de katkı sağladı. Karaburun mandalinasını hep birlikte kalkındırdık. Kurutarak katma değerli ürüne dönüşecek. Karaburun’un kara keçisini yeniden yaygınlaştırdık. Kadınlarımız kooperatiften evlerine ekmek götürüyorlar.  Kapitalizmin yıkıcı etkisini yerel yönetimler olarak kıracağız” dedi.