Bakan: ''Sadece İzmir'de son bir ayda iki kahveci canına kıydı''
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, özellikle esnafların dayanacak gücünün kalmadığını belirterek, ''Sadece İzmir'de son bir ayda iki kahveci canına kıydı'' dedi.
Murat Bakan, yaptığı yazılı açıklamada, İzmir Buca’da Umut Kıraathanesi'ni işleten 50 yaşındaki Erdal Şenözpak ile Mersin Mut’ta kokoreç dükkanı işleten 48 yaşındaki Murat Gümüş'ün ekonomik sebeplerden dolayı intihar ettiğini hatırlattı. Geçtiğimiz günlerde de İzmir Karabağlar’da kahvehane işleten 59 yaşındaki Nuri Çengeloğlu'nun ''Artık dayanacak gücüm kalmadı'' notu bırakarak canına kıydığını hatırlatan Murat Bakan, ''Hepimiz siyasetin nabzını kahvehanelerde tutuyoruz, toplantılarımızı, çalışmalarımızı en çok buralarda yürütüyoruz. Sadece İzmir’de son bir ayda iki kahvehaneci canına kıydı. İkisi de seçim bölgemin insanı. Çok üzgünüm. Yattıkları yer incitmesin'' dedi.
Tam ya da kısmi kapanma uygulayan birçok ülkenin vatandaşlarına gelir desteği, nakdi yardım ve vergi indirimi gibi desteklerde bulunduğunu hatırlatan Murat Bakan, şunları söyledi:
''ABD milli gelirinin yüzde 25,4’ünü, İngiltere 16,3’ünü, Almanya yüzde 11’ini halka ayırdı. IMF, Türkiye’nin ayırdığı oranı yüzde 1,9 olarak hesapladı. DİSK ise Türkiye’nin Covid19 ile mücadeleye ayırdığı nakit kaynağın, milli gelirinin sadece yüzde 1,1’i olduğunu hesapladı. Salgın sürecinde hükümetler tarafından sağlanan nakit harcama ve gelir desteklerinin GSYH içindeki payının en az olduğu üç ülkeden biri olurken, salgınla mücadele sırasında vatandaşından para talep eden ve toplayan tek ülke de olduk. (Biz bize yeteriz) dendi, (biz bize yeterdik) de sarayın çevresine yuvalanmış küçük bir zümrenin ihtirasından, şatafatından, doyumsuzluğundan sıra vatandaşa gelemedi, gelemiyor. Milyonlarca insan hükümet tarafından yapayalnız bırakıldı, gerekli destek verilmediği gibi, aile dayanışmasıyla ve mevcut -olmayan- birikimleriyle idare etmeleri beklendi. Bu karadelik herkesi içine çekti. Son bir yılda onlarca insan intihar etti. (İtibardan tasarruf olmaz) diyenlere soruyoruz, vatandaşının canından, hayatından daha ala itibar mı olur?''
Kamu eliyle zenginliğine zenginlik katılan belli bir kesimin olduğunu, halkın ise her zamankinden daha çok açlığa, çaresizliğe, yalnızlığa ve karanlığa terk edildiğini savunan Bakan, şöyle devam etti:
''19 yıllık AKP iktidarının özeti budur. İnsanlar Anayasal hakları kapsamında yaşadıkları haksızlıkları protesto edemiyor, ifade özgürlüğü kapsamında sosyal medyada eleştirel bir şey yazamıyor, Sarayın önüne gidip yazar kasa da fırlatamıyor. Hem sesini soluğunu kestiğiniz hem işinden aşından ettiğiniz insanlar çaresizlikten, umutsuzluktan canına kıyıyor. 2021 Türkiye’si budur. Devleti yönetim kontrolünü kaybeden AKP’nin, toplumdaki karşılığı da eriyor. Eriyor çünkü günden güne hırçınlığı artıyor, hırçınlığı arttıkça savruluyor, savruldukça kontrolü yitiriyor, kontrolünü yitirdikçe daha da hırçınlaşıyor. Bu döngüden çıkması mümkün görünmüyor. Bu savuruluş ve kontrolsüzlük daha fazla sürdürülemez. Olması gereken erken seçim ve halkın takdiriyle bir iktidar değişikliğidir. Hiçkimse gerçeklere gözünü kapatmasın, yüzünü çevirmesin, kulaklarını tıkamasın, toplumun ne işi ne aşı ne inancı ne umudu kaldı. Toplumun incinen adalet duygusunun onarılmasından bahsederken; artık insanların ruhlarını, tüm duygu ve düşüncelerini saran o umutsuz, o karanlık, o ağır enkazı nasıl kaldıracağımızı düşünüyoruz. Kolay olmayacak, biliyoruz. Bu yağma ve sömürü düzenini değiştirmek, birlikte üretip adil bölüştüğümüz bir düzen kurabilmek için hep birlikte var gücümüzle mücadele etmek zorundayız. Çünkü kurtuluş yok tek başına.''